“En ölümcül hastalık, aynı zamanda herhangi bir toplumda en çok göz ardı edilen hastalık kayıtsızlıktır. ” L’Abbé Pierre
Yoksulluğun dip yapmış halidir evsizlik. Çaresizliğin vücud bulmuş halidir evsizlik. Uçsuz bucaksız bir okyanusta küçük bir ada arayışıdır evsizlik. Kayıtsızlğın sokaklardaki yansımasıdır evsizlik. Oysa evsizin kapısı herkese açıktır. O kapıdan sadece bir gülümsemeyle girilir. Evsiz için soğuk ve açlıktan daha büyük acı, insanların duyarsızlığıdır. Tiksinmeyle karışık aşağılayıcı bir bakış hançer gibi saplanır yüreğine evsizin. Evsiz ölür yanıbaşımızda, biz evlerimize doğru yürürken…
1954 yılının kış aylarında tüm Fransa’yı kasıp kavuran soğuklar yaşanıyordu. Sokaklara düşmüş, sokaklarda yaşayan yüzlerce insan donarak feci bir şekilde can veriyordu. 1 Şubat 1954 yılında din adamı Abbe Pierre çıktı sahneye. Yoksullara yardım için 1949 yılında kurduğu Emmaüs vakfı için çalışan Abbe Pierre bir şubat akşamı Lüksemburg Radyosunda tarihi bir konuşma yaparak tüm insanlığa çağrı yaptı. Manifesto niteliğindeki çağrısıyla herkesi evsiz-barksızlığa karşı mücadeleye çağırdı.
« İyiliğin İsyanı » şeklinde tüm basında yer alan olay büyük bir farkındalığa öncüllük etti. « bu parayı vermiyorum, bu parayı iade ediyorum. Zira bu para benim değil, olduğum ve canlandırdığım Avarenin parasıdır, » şeklinde tarihi bir sözle İyiliğin Başkaldırısına destek çıkan Charlie Chaplin 2 milyon frank para verdi. Abbe Pierre’n çığlığıyla toplamda 500 milyon frank toplandı ve evsizlere, yoksullara yardım için vakfa devredildi. Abbe Pierre ebedi yolculuğuna çıktığı 2007 yılına kadar tüm varlığını yoksulluğu, evsizliği ortadan kaldırmaya çabaladı.
Belki başaramadı amaçladığını ama bir nebzede olsa farkındalık yarattı.
Her seçimde ülkenin yönetimine namzet adayları sorgulayan Abbe Pierre her seferinde büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Seçim öncesinde evsizliği ortadan kaldırmaya kararlı siyasetçiler, seçim sonrasında sokaktan gelen çığlıklara sağır kesildiler.
En son Macron söz vermişti : benim yönetimim altında hiçbir evsiz kalmayacaktır…
Hala bekliyoruz başta Paris olmak üzere tüm büyükşehirlerin sokaklarını dolduran evsizlere ev verilmesini…
Salgın başladıktan sonra hepimizden eve kapanmamız istendi. Kapandık… Duvarlarımız bizi koruyor herşeyden… Ya evsiz avareler ? Onlar nasıl kapanacak ? Herkesin el ayak çektiği bomboş sokaklarda kimlerden yardım dilenecekler ? Korkuyla eve kapanan, dışarı çıktığı taktirde ceza yiyeceğini bile bile kim bir kase çorba verecek ?
Dışarı çıkmak için hükümet bir belge düzenledi. Belgede dışarı çıkmak için izin verilen sebepler yazıldı. O sebeplerin içinde « Ben dışarıdaki insanlara yardım etmek için çıkıyorum » ibaresi unutuldu, konulmadı. Çünkü yönetilcilerin gözünde sokaklar bomboş, içinde serserice dolanan kimse yok!
Ve en can yakanı da bizde ses yok
!Unutmayın bir insanı en iyi iki durum anlatır
– Her şey varken sergilenen tavır.
– Hiç bir şey yokken gösterilen sabır
Kazım Akar – Paris – 25/03/2020